21 Mayıs 2015 Perşembe

Para Politikasının Araçları

Hatırlanacağı üzere, Merkez bankalarının amaçları arasında fiyat istikrarı ve finansal istikrar amaçları ön plana çıkıyordu. Ancak para politikasının araçları konusunda merkez bankalarının amaçlarına ulaşmak için kullanabilecekleri araçlar incelenmektedir. Temel politika araçlarının başında kısa vadeli faiz oranları (politika faizi de deniyor) geliyor. Politika faizinde yapılan bir değişiklik nasıl oluyor da finansal kurumlar için bağlayıcı oluyor? Merkez bankaları ekonomik likiditesini nasıl ayarlıyorlar? Finansal istikrar ile fiyat istikrarı amaçları çelişebilir mi? Çeliştiği zaman nasıl araçlar kullanıyor merkez bankaları? Politika faizine ek olarak hangi araçları kullanabilir merkez bankaları? Uygulanan döviz kuru rejimine uygun ne gibi para politikası araçları var? Merkez bankaları uyguladıkları politikaları nasıl anlatıyorlar? Bu bölümün amacı bu sorunları yanıtlamak!

Para politikasının araçları bölümünün Birinci alt bölümünde merkez bankalarının kısa vadeli faizleri nasıl belirlediklerini anlatacağız. Bu çerçevede, Tcmb’nin ve aralarında Ecb’de olan bazı başka merkez bankalarının uyguladıkları koridor sistemini inceleyeceğiz. Finansal sitemin, merkez bankalarının ilan ettikleri faizleri nasıl ‘’kabul ettiklerini’’ anlamanın ilk aşaması bu koridor sisteminden geçiyor.

Para politikası araçları bölümünün İkinci aşamasında merkez bankalarının likidite yönetimini anlatmam gerekiyor. Zira koridor sisteminin sürdürülmesini likidite yönetimi ile sağlıyor merkez bankaları… Elbette, likiditeyi yönetmek için likiditeye ihtiyaç olması gerekiyor. Dolayısıyla, ikinci altı bölümde, bankacılık sisteminin likidite talebini ele alıyorum. Bankacılık sektörünün çeşitli nedenlerle likidite ihtiyacı var. Likidite talebini belirleyen unsurlardan biri bankaların topladıkları mevduat. Buna ‘zorunlu karşılık’ adı veriliyor. Bunun dışında bazı işlemleri kolay yapabilmek için de merkez bankalarında mevduat tutabilirler. Buna ‘serbest mevduat’ deniliyor. Öte yandan gün içinde bankalara mevduat girişi ve çıkışı oluyor. Bu ve benzeri nedenlerle bankaların likiditeleri etkileniyor.

Merkez bankalarının açıkladıkları faizleri finansal sisteme ‘kabul ettirmeleri’ için, yani piyasada belirlenen kısa vadeli faiz haddinin merkez bankalarının açıkladıkları faizlere çok akın bir yerde oluşması için, merkez bankalarının ‘biraz’ uğraşmaları gerekiyor. Bu uğraşa ‘likidite yönetimi’ deniliyor. Üçüncü bölümümüzde likidite yönetimi maksadıyla kullanılan araçlara yer verildi. Önce açık piyasa işlemleri ele alınıyor. Buna zorunlu karşılık oranları izliyor. Zorunlu karşılık oranlarına bir de finansal istikrar penceresinden bakıyorum. Sonra reeskont politikasına dönüyorum.

Merkez bankalarının başka para politikası araçları da var. Dördüncü altı bölümün konusu iletişim politikası. Beşinci bölümde ise döviz müdahaleleri inceleniyor. Bu müdahaleler bankacılık sisteminin likiditesini etkilemek için yapılmıyor, ama bir ‘yan ürün’ olarak sistemin likiditesi etkileniyor. Bundan sonra bölümler Türkiye’deki uygulamaya ilişkin. Altıncı bölümde Tcmb’nin araçlarını anlatacağız. Para politikasının araçları bölümünün Yedinci alt bölümünde likidite yönetiminin ilk olarak Tcmb bilançosunu nasıl değiştiği ele alınacak. İkinci olarak da bankacılık sisteminin likiditesini nasıl değiştirdiğini göstereceğiz. Son alt bölümde ise, çok kısa vadeli faizlerden daha uzun vadeli faizlere giden yolun Türkiye’de ne ölüde açık olduğunu inceliyoruz. Aktarma mekanizmasının çalışması, yani para politikası kararlarının ekonomiyi etkilemesi için, öncelikle bu yolun açık olması gerekiyor.

Makale gerçekten çok hoşuma gitti. Yararlı olması temennisi ile paylaşmak istedim.
Fatih Özatay'a saygılar.
Teşekkürler.